Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2024-2028 dönemini kapsayan 12. Kalkınma Planı’nı anlattı. Yılmaz, vizyonlarının dünyadaki başlıca bilim, teknoloji, üretim, ticaret, kültür ve sanat merkezlerinden biri olarak insanlığa katkı sunan, milli ve manevi değerlerini koruyarak bölgesinin ve dünyanın barış, huzur ve refahı için küresel gelişmelere yön veren etkili, güçlü, müreffeh bir Türkiye olduğunu söyleyerek, “Bu vizyona ulaşma yolunda 2053 hedeflerimizi belirlemiş bulunmaktayız. Bu kapsamda; üst gelir grubu ülkelerinden biri olarak dünyanın 10 büyük ekonomisi ve satın alma gücü paritesine göre ilk beş ekonomisi arasında yer almayı hedefliyoruz. İmalat sanayiinin milli gelirdeki payını yüzde 30’un üzerine çıkarmayı, küresel mal ticaretinden yüzde 2’nin üzerinde pay almayı, yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayii ihracatından yüzde 17 pay almayı ve kalkınma önceliklerimize halel getirmeden net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı öngörüyoruz. İnsani Gelişme Endeksinde ilk 20 ülke arasına girmeyi, ailenin güçlendirilmesini, gelir dağılımında adaleti sağlamayı, çalışma çağındaki her bireyin üretkenliğinden faydalanarak işsizlik oranını yüzde 5’in altına düşürmeyi hedefliyoruz. Bunun yanı sıra, dünyanın en değerli 100 markası arasında en az beş markamızın yer almasını, en az beş üniversitemiz dünyanın ilk 100 üniversitesi arasında olmasını, ülkemizin Küresel Yenilik Endeksinde ilk 10 ülkeden biri olmasını ve Ar-Ge harcamalarının milli gelirdeki payının yüzde 4 düzeyine çıkmasını öngörüyoruz. Ayrıca, İstanbul’un bilim, teknoloji, kültür, sanat, turizm, ticaret ve finansta küresel bir merkez olmasını, ülkemizin turizm gelirlerinde dünyada ilk üç ülkeden biri ve sağlık turizminde dünyanın merkezi konumunda olmasını da hedeflemekteyiz” dedi.
‘DÜNYA EKONOMİSİ YÜZDE 3 BÜYÜYECEK’
Yılmaz, dünya ekonomisinin son yıllarda yaşanan sağlık krizinin süregelen etkileri, küresel ticarette izlenen korumacılık eğilimleriyle belirginleşen ayrışma ve kutuplaşmalar, jeopolitik gerilimler, savaşlar, iklim değişikliği ve doğal afetler gibi olağanüstü koşullar altında sınandığını belirterek, “2020 yılında yaşanan ciddi daralmaya rağmen, 2019-2023 döneminde yıllık ortalama yüzde 2,5 oranında büyüyen dünya ekonomisinin 2023 yılında yüzde 3 oranında büyümesi öngörülmektedir. 2019-2023 döneminde yıllık ortalama yüzde 1,4 oranında büyüyen gelişmiş ekonomiler ve yüzde 3,3 oranında büyüyen yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerin 2023 yılında sırasıyla, yüzde 1,5 ve yüzde 4 oranında büyümeleri beklenmektedir. Salgın sonrası dönemde toparlanma eğilimine giren ve baz etkisiyle 2021 yılında yüzde 10,9, 2022 yılında ise yüzde 5,1 artan dünya ticaret hacminin 2023 yılında yüzde 0,8 artması öngörülmektedir” şeklinde konuştu.
Yılmaz, açıklamasına şöyle devam etti:
“12. Kalkınma Planı genel çerçevesinde, hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri güçlendirmek, iyi yönetişim anlayışını kurumsallaştırmak, beşeri ve sosyal yapımızı geliştirmek, afete dirençli yaşam alanları, akıllı ve sürdürülebilir şehirler oluşturmak, ekonomide istikrar ve sürdürülebilirliği sağlamak, her alanda yeşil ve dijital dönüşüm odaklı rekabetçiliği tesis etmek, ihracata dayalı nitelikli büyümeyi sağlamak, enerji ve gıda arz güvenliğini tesis etmek ve uluslararası işbirlikleri ile stratejik ortaklıkları güçlendirmek konularında somut adımlar atılacaktır. 12. Kalkınma Planı, ’istikrarlı büyüme, güçlü ekonomi’, ’yeşil ve dijital dönüşümle rekabetçi üretim’, ’nitelikli insan, güçlü aile, sağlıklı toplum’, ’afetlere dirençli yaşam alanları, sürdürülebilir çevre’ ve ’adaleti esas alan demokratik iyi yönetişim’ olmak üzere beş ana eksenden oluşmaktadır.”
‘KİŞİ BAŞINA GELİRİ 41 BİN DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ’
Yılmaz, Türkiye’nin gelişmiş ülkelere yakınsama sürecini hızla devam ettirdiğini kaydederek, “2002 yılında 9 bin 279 dolar olan Satın Alma Gücü Paritesine göre kişi başı gelirimiz 2022 yılında 37 bin 445 dolara kadar yükselmiş, AB ortalamasına yakınsama oranı 2002 yılındaki yüzde 38,3 seviyesinden 2022 yılında yüzde 69’a kadar yükselmiştir. 2023 yılında hedeflediğimiz büyüme artışıyla Satın Alma Gücü Paritesine göre kişi başına gelirimizin yaklaşık 41 bin dolar seviyesine çıkmasını bekliyoruz. 2022 yılı itibarıyla Satın Alma Gücü Paritesi cinsinden GSYH büyüklüğü Türkiye’nin üne göre dünyanın en büyük 11’inci ekonomisi olarak konumlanan Türkiye ekonomisi yaklaşık 906 milyar dolar cari GSYH büyüklüğü ile dünyada 19’uncu sırada yer almakta, 2023 yılında ise IMF tahminlerine göre 17’nci sıraya yükselmesi beklenmektedir. Bu çerçevede, Plan döneminde büyüme oranının yıllık ortalama yüzde 5 oranında gerçekleşmesi ve dönem sonunda kişi başına gelirin 17 bin 554 dolara ulaşması hedeflenmektedir” diye konuştu.
Dış ticareti ele alan Yılmaz, “Gümrük Birliğinin güncellenmesine yönelik Avrupa Birliği kurumları ve üye ülkeler nezdinde çalışmalara devam edilecektir. Plan döneminde uygulamaya konulacak politika ve tedbirlerle ihracatın 375,4 milyar dolara, ithalatın ise 481,4 milyar dolara ulaşması ve turizmde hedeflenen gelir artışıyla cari işlemler açığının milli gelire oranının dönem sonunda yüzde 0,2 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir” ifadelerini kullandı.
‘İŞSİZLİK’ KONUSU
2024-2028 yılları döneminde işgücüne katılım oranının genişleyeceğini söyleyen Yılmaz, “Dönüşen işgücü piyasasının ihtiyaçlarına yönelik olarak nitelikli ve odaklı eğitimin yaygınlaştırılması ile beceri uyumu artırılacaktır. Plan dönemi boyunca işgücüne katılım oranlarındaki artışa rağmen 5 milyon ilave istihdam sağlanarak işsizlik oranının dönem sonunda yüzde 7,5’e gerilemesi hedeflenmektedir” şeklinde konuştu.
Maliye politikasının enflasyona paralel şekilde uygulanacağına dikkat çeken Yılmaz, “Harcama programları gözden geçirilerek rasyonelleştirilmeye devam edilecek, vergi tahsilatında etkinlik artırılacak, vergi adaletini güçlendirici ve vergi tabanını genişletici reformlar yapılacaktır. Kamu maliyesi, para politikasıyla uyumu da gözetilerek fiyat istikrarının sağlanması, yeşil ve dijital dönüşümü yakalayan sürdürülebilir kalkınma ve büyüme ortamının tesisi, cari işlemler açığının kontrol altında tutulması ve gelir dağılımında adaletin sağlanmasında etkin bir araç olarak kullanılmaya devam edilecektir. Bu çerçevede; Plan dönemi sonunda, GSYH’a oranla, 2023 yılında yüzde 6,4 olarak öngördüğümüz kamu kesimi borçlanma gereğinin yüzde 1,8’e, 2023’te yüzde 6,4 olarak öngördüğümüz merkezi yönetim bütçe açığının ise yüzde 2’ye gerileyeceği öngörülmektedir” diye konuştu.
Küresel tedarik zincirlerindeki değişimlerin ve büyük pazarlara yakınlık büyüme hedeflerine ulaşmada sanayi politikalarının önemini arttırdığının altını çizen Yılmaz, “İmalat sanayiinin pozitif dışsallıkları hem kendi alt sektörlerinde hem de hizmet ve inşaat sektörlerinde üretim ve istihdam oluşturmaya ve cari işlemler açığının azaltılmasına katkı sunmaktadır. Bu kapsamda, öncelikli sektör olarak belirlenen; kimya, ilaç ve tıbbi cihaz, elektronik, makine, elektrikli teçhizat, otomotiv ve raylı sistem araçları sektörlerinde aktif sanayi politikaları yürüteceğiz. Plan dönemi boyunca başta öncelikli sektörler olmak üzere sanayide teknoloji, yenilikçilik, ürün kalitesi, verimlilik ve ihracat kapasitesi artışı, endüstriyel kapasitenin dönüştürülmesi, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi ve rekabetçiliğin artırılmasını hedeflemekteyiz” diye konuştu.
Teknoloji verimliliği ve kullanımının fazla olduğu, toplumun dengeli beslenmesini sağlayacak tarım sektörünün hedeflendiğini belirten Yılmaz, “Tarımsal altyapının güçlendirilmesi amacıyla 750 bin hektar alan sulamaya açılacak ve böylece sulamaya açılan brüt tarımsal alan kümülatif olarak 7,85 milyon hektara ulaşacak, ekonomik olarak sulanabilecek alan miktarı olan 8,5 milyon hektarın yüzde 92,4’ü sulanabilecektir. Suyun tarımda etkin ve verimli kullanılması amacıyla mevcut sulama sistemlerinin modernizasyonu ve rehabilitasyonu yapılacak, suyun hacimsel olarak fiyatlandırılması çalışmaları yapılacak ve tasarruf edilen su ile ilave alanların sulamaya açılması sağlanacaktır” ifadelerini kullandı.
e-ihracatın ihracat içindeki payının artırılacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “E-ihracatın, ihracat içindeki payının 2022 yılındaki yüzde 0,86 seviyesinden yüzde 10’a çıkarılması hedeflenmektedir. Bu kapsamda, Türkiye e-ihracat platformu ve e-İhracat Konsorsiyumları hayata geçirilecek, şirketlerin, pazaryerlerinin ve perakende e-ticaret sitelerinin yurt dışında satış yapabilmeleri desteklenecek, e-ihracat gümrük işlemleri sadeleştirilecek, e-ticaret hacminin düşük olduğu illerin e-ticarete katılım oranı artırılacaktır. Ticaret hizmetlerinde iş ve işlemlerin etkin biçimde yapılabilmesi ancak tüketici haklarının gözetildiği ve korunduğu bir ortamla mümkündür. Bunun için tüketici hakem heyetleri 81 il merkezinde olacak şekilde yeniden yapılandırılacaktır “şeklinde konuştu.
“Akkuyu Nükleer Güç Santrali bütün üniteleri ile devreye alınacak ve ilave nükleer santral kurulumlarına yönelik çalışmalara devam edilecektir” ifadelerini kullanan Yılmaz, “Tuz Gölü Doğal Gaz Yeraltı Depolama Tesisinin kapasitesi artırılacak ve Sakarya Doğal Gaz Sahasından üretilecek doğal gazın ekonomiye kazandırılmasına yönelik faaliyetler sürdürülecektir. Madencilik alanında yerli kaynaklara yönelik arama, üretim ve Ar-Ge faaliyetleri artırılacaktır” dedi.
Şehirlerin iklim değişikliği ve afetlere karşı direncin arttırılmasının sağlanacağını ifade eden Yılmaz, “Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinden etkilenen şehirlerin, şehircilik geleneklerine uygun, iklim dostu ve afete dirençli şehircilik anlayışı ile yeniden inşası gerçekleştirilecek, tüm ülkede tek koordinat sistemine geçilerek kadastro modernizasyonu tamamlanacaktır. Kentleşme, nüfus artışı, yenileme ve afetten kaynaklanan konut ihtiyacının arz talep dengesi gözetilerek karşılanmasını temel bir politika olarak benimsiyoruz. Plan döneminde dar ve orta gelirlilere yönelik en az 375 bin sosyal konut üretimi hedeflenmektedir” diye konuştu.
‘TAŞKIN KONTROL TESİSİ’
Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinin Cumhuriyet tarihi boyunca etkisi en fazla olan depremler olarak kayda geçtiğini hatırlatan Yılmaz, “Bu depremler, can kaybı ve ekonomik kayıplar açısından büyük bir etki oluşturmuş, afetlere karşı dirençli toplumların oluşturulması ve zarar görebilirliklerin önlenmesi için alınması gereken afet risk azaltma tedbirlerinin önemini bir kez daha göstermiştir. Bu bilinçle, On İkinci Kalkınma Planında ana eksenlerden biri olarak ele aldığımız “Afetlere Dirençli Yaşam Alanları” kapsamında afet öncesi risk azaltma, afetlere hazırlıklı olma, afet anında etkin müdahale ile kayıp ve zararları en aza indirme, ve afet sonrasında iyileştirme ve daha sağlam bir şekilde yeniden inşa faaliyetlerini içeren bütüncül bir afet yönetimi yaklaşımı benimsenmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de her yıl can kayıplarına ve büyük ekonomik zarara yola açan taşkınlarla mücadele amacıyla 903 adet ilave taşkın kontrol tesisi yapılacak ve toplam taşkın kontrol tesisi sayısı 11 bin 600 adete ulaşacaktır” ifadelerini kullandı.