İstanbul Bahçelievler, Merkez Mahallesi’nde bulunan 40 dairelik 3 Gökler Sitesi’ sakinleri binalarının eski ve depreme dayanıksız olduğunu düşünerek sitelerini kentsel dönüşüme soktular. Karot örnekleri alına sitenin depreme dayanıksız olduğu tespit edildi. Bina sakinleri Palaoğlu Yapı İnşaat ile anlaştı. Şirket sitenin iki binadan oluşan eski yapılarını yıkıp, yerine yenisini yapmak için harekete geçti. Kaba inşaat çalışmalarında sona doğru gelinirken site sakinlerinden mühendis Özgür Gökkaya, inşaatta incelemelerde bulundu. Gökkaya’nın yaptığı incelemelerde tavanda çökme olduğunu ve demirlerin az ve ince kullanıldığını gördü. Durumu site sakinlerine anlatan Gökkaya, Bahçelievler Belediyesine ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına binada inceleme yapılmasına dair dilekçeler yazdı. Belediye, Bakanlık ve Yıldız Teknik Üniversitesi raporlarında inşaatın “beton kalitesinin projede bahsedilen kalitenin altında olduğunu, kirişlerin projeye uygun olmadığı ve kolon demirlerinde de eksiklik olduğu tespit edildi. Raporda binanın deprem dayanıksız olduğu belirtilerek çürük raporu verildi. Müteahhit, kat maliklerine binayı yıkıp yenisini yapmak yerine güçlendirmeyi teklif etti. Aydınlık’a konuşan mağdur vatandaşlar ise ‘Evimizi güçlendirmek istesek hiç yıktırmazdık’ diyerek itiraz ettiler. İşte mağdur vatandaşların ağzından yaşadıkları akıl almaz olay:
‘DEMİR DONATI EKSİK ÇIKTI’
Aydınlık gazetesinden Gökhan Büyük haberine göre, binanın depreme dayanıksız olduğunu ortaya çıkartan mühendis Özgür Gökkaya, yaşananları şu ifadelerle anlattı:
“Binalarımız 2 bloktan oluşuyordu. 2019 yılında kentsel dönüşüme girdi. Karod örnekleri alındı ve binanın deprem güvenliği yok denildi. Daha sonra binalarımız yıkıldı. Binamızın inşa süreci devam ederken dönüşüm sürecinde bazı problemler çıktı. Ben dairemi kontrol etmek amacıyla inşaata girdiğimde dairedeki döşemelerde çökme olduğunu, döşemelerin altındaki kirişlerinin yapılmadığını gördüm. Daha sonra kirişlerimizin yapılmadığı, donatılarımızın eksik olduğu, beton kalitesinin düşük olduğu ortaya çıktı. Belediye, üniversitelerden rapor istedi. Yıldız Teknik Üniversitesi yeni binamıza deprem performans analizi yaptı. Bu analizde binamız göçme riski altında olduğu ortaya çıktı. Binamızda donatıların içerisinde demir donatıların eksik olduğu, beton sınıfının olması gerekenden daha aşağıda olduğu, bazı kirişlerin kolonların yapılmadığı, yanlış aplikasyonlar yapıldığı, bazı taşıyıcı perde duvarlarının yapılmadığı ortaya çıktı.
‘KAT MALİKLERİ KİRADA’
“Binamız mühürlü. Kat malikleri kirada oturuyor. Anlaşmaya göre teslimatta gecikme halinde bir asgari ücret kadar bize ödeme yapılması gerekiyordu ama henüz bir ödeme yapılmadı. Ne zaman bir sonuç alacağımız da belli değil. Şuan da mahkeme ile ilgili idari bir süreç işliyor. Biz de o sürecin sonucunu bekliyoruz.”
‘BÜROKRASİNİN GELDİĞİ DURUMA ÖRNEK’
Kat maliklerinden Burhan Gümüş yaşanan olayın bürokraside gelinen durma bir örnek olduğunu aktardı. Mağduriyetleriyle ilgili şunları söyledi:
“Bu binadaki yaşanılan tam bir kentsel dönüşümün rantsal dönüşüme evrilmesi. Kentsel dönüşüm herkes için güzel bir olay ama bunun denetlenmesi, kontrol edilmesi başta belediyeler olmak üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın görevi. Yapı denetimin onay verdiği bir şeyi kontrol etmeyen belediye tüm olayı denetim firması ve inşaat şirketinin inisiyatifine bırakmış oluyor. Şimdi bizdeki yaşanan olay da o. 2022 yılının Eylül ayında bu eksikleri gördük. Eylül ayında gördüğümüz eksikleri belediyeye ilettik. Belediye sadece onlar çatlaktık, biz onları gördük, orada bir şey yok dedi. Biz de ısrarla bakanlığa dilekçeler yazdık. Bakanlıktan gelen ekip, hayır burada bir şey olabilir dedi ve bütün her şey ortaya çıktı. Binada kirişlerin olmadığı, beton kalitesinin de yeterli düzeyde olmadığı ortaya çıktı. 2023 yılının eylül ayında binanın bitirileceği taahhüdü vardı. Bu bitirilme süreci uzarsa bir asgari ücret düzeyinde tüm kat maliklerine kira yardımı yapılacağı taahhüt edilmişti. Bunlar da yapılmadı.
Belediyeye ısrarlarımız üzerine binalar ile ilgili eksiklerden dolayı önce para cezası sonra yıkım kararı verdi. Yıkım kararına müteahhit itiraz etti. Yıkımı durdurdu, inşaatı da mühürledi. Ancak müteahhit o mührü kesti. Şu anda bir çalışma da yapılmıyor. Bine öyle bekliyor. Bütün bu açmazlar işte maalesef Türkiye’de yaşanılan bürokrasinin kendi içindeki sıkıntılar nedeniyle oluyor. Belediyelerin de bu konuda kuralları uygulama konusunda tam anlamıyla bir inisiyatif yok.”
‘MÜTEAHHİTE İDDİALARI SORDUK’
Olayların odağındaki Palaoğlu Yapı İnşaat’ın sahibi Fatih Pala’yı arayarak iddiaları sorduk. Pala, 50 yıllık köklü bir şirket olduklarını, binayı güçlendirmek için çalıştıklarını ancak kat maliklerinden birkaç kişinin buna engel olduğunu söyledi. Mahkemenin devam ettiğini belirten Pala, “bu zamana kadar kimseyi mağdur etmedik, etmeyiz.” dedi.
KENDİSİNİ İSPATLAMIŞ FİRMALAR BULUN
Kat maliki Ali Özdemir vatandaşları kendini ispatlamış müteahhit bulma konusunda uyardı. Özdemir şu uyarılarda bulundu:
“Kentsel dönüşüm konusuna vatandaşların evlerini dönüştürürken köklü, kendini ispatlamış, referansı kuvvetli firmalar bulmalarını tavsiye ediyorum. Burada bu konunun olumsuz bir örneğini görüyoruz. Kentsel dönüşüm yasasının üçte iki çoğunlukla geçmesinden faydalanarak birkaç komşumuz vasat bir firma buldu ve geldiğimiz nokta bu.
Mühendis arkadaşımızın tesadüfüyle binanın çökme riski altında olduğu tespit edildi. Şu anda bu binaların güçlendirilmesinin hiçbir insani, ahlaki, vicdani, dini temeli olamaz. Bu daire bana zorla teslim edilecek olursa ne oturacağım, ne satacağım, ne kiraya vereceğim. Cama en büyük şekilde ‘Bu daire göçme raporlu şekilde zorla teslim edilmiştir’ pankartı yaptıracağım. Buradan bina almayın, satmayın, oturmayın diye ibreti alem olsun diye ben bu dairemi feda edeceğim.”
‘KİRAMI ÇIKARTMAK İÇİN ÇALIŞMAK ZORUNDAYIM’
Yılmaz Balcı sorunun kendilerini düşürdüğü durumu “Aşağı yukarı bir senedir mahkemeye gidiyoruz. Ben kiradayım ve emekliyim. 10 bin liranın üstünde kira ödüyorum. Ve 75 yaşında çalışmak zorunda kalıyorum. Kaç mahkeme oldu artık saymadık. Mahkeme sürekli eksik evrak diyerek mahkemeyi erteliyor. Durum yılan hikayesine döndü. Bu çürük yapının yıkılıp yerine sağlam binalar yapılmasını istiyoruz.” ifadeleriyle anlattı
‘EMEKLERİMİZ ZİYAN OLDU’
Nihat Keleş ekmeğinden keserek aldığı evinin bu duruma gelmesinden duyduğu üzüntüyü şöyle anlattı:
“Burayı zar zor taksitliği aldık. Ama yıllarca çalışıp alabildiğimiz dairemiz, emeğimiz zayi oldu. Burası bu durumda bize verilirse içinde oturamam. Kaldı ki satıp başka birinin kanına da girmek istemem. Ben Sakaryalıyım orada da depremi yaşadım. Bu kadar acı çekmiş bir toplumun hala bu durumda olması acı verici bir şey. Bütün devlet kurumlarının veya denetleyici kurumların bu konuda çok hassas olmasını bekliyoruz. Çürüye çıkmış bir binayı bir türlü çözemiyoruz.”